27 Ağustos 2010 Cuma

ÇOCUKLARLA İLGİLİ GÜZEL SÖZLER...


Bir anne için çocuğunun en sevimli olduğu zaman uyuduğu zamandır( Ralph Waldo Emerson)

Çocuklar geleceğe gönderdiğimiz ve asla göremeyeceğimiz mesajlardır. (Anonymous)

Çocuk büyütürken evi temiz tutmak, kar hálá yağarken kapının önünü temizlemek gibidir.( Phyllis Diller)

Çocuğunuzun büyüdüğünü nereden anlarsınız? Size soru sormayı keserler ve tabii nereye gittiklerini söylemeyi de(P.J. O Rourke)

Bu Dünya Çocukların Bugünün Yarını Çocukların…

Bir Çocuğu Eğitmek O ülkenin Kaderini Belirler!

Çocuklar Okadar Mahsumdurki Bir mellietin Savaşını Bitirebilir.

Her insanın içinde Bir Çocuk vardır Ama her Çocugun içinde Büyük Bir insan Yoktur.

Yarının teminatı Olan Çocuklarımıza Yarının Gözüyle Bakalımki yarınlarımız Aydınlık Olsun

Ailenin Yapı Taşını Oluşturan Çocuklardır Bir Ailenin Bağlarını Çocuklar Korur..

Çocuklar Okadar Sevimlidirki Ağlayınca Sevimlilikleri Daha çok fark edilir.

Her Çocuğun Olmak istediği Bir Hayali vardır…

Çocukların hükmettiği bir dünya ancak oyuncak dünyası olur…

Çocuklar bir şekilde evliliğin devamını sağlarlar. Ve bunun için pek çok yolları vardır. Örneğin o kadar çok talepleri olur ki aileler onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken birbirlerinin hatalarını unuturlar. (Richard Armour)

ÇOCUKLADA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI...


PARMAK EMME...
Parmak emme,normal çocuklarda herhangi bir pisko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur.Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmasının en önde gelen nedeni,yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne rahminde,(uterus) öğrenmiş bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden birinin emme refleksi olmasıdır.Nitekim ender olarak yeni doğan bazı bebeklerin parmak ya da bileklerinde görülen kabarcıklar bunun bir sonucu olmaktır
Tırnak yeme...
Çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında tırnak yiyen çocukların sayısı %40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca tırnak yiyen çocukların ailelerinin çoğunda tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde tırnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terk etmektedir.
Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.
Çocuğunuz Tırnak Yiyorsa Neyapmalısınız?

En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse;
Çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli
Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir.
Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir.
Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek veya ısırmak istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir.
Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir.
Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir.
Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir.
Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.

ANNE-BABA EĞİTİMİ...


1-OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Okul öncesi eğitim olarak adlandırılabilecek ilk kurum, çocuklar için oyunun en önemli eğitim aracı olduğunu ileri süren pedagog Freidrich Wilhelm Froebel tarafından 1816 yılında kurulmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde ise okul öncesi eğitim döneminin çocukların gelişim özellikleri ve eğitim ihtiyaçları açısından çok önemli bir dönem olduğunun farkına varılmış ve çocuğun geleceğini belirlemedeki etkisinin önemi anlaşılmıştır. Günümüzde ise bilimsel olarak okul öncesi eğitimin başlaması gereken yaş aralığı 3 - 6 olarak belirlenmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitim ihtiyacı kadınların çalışma hayatında daha çok yer edinmeye başlaması ile ortaya çıkmış, ailelerin bilinç düzeylerinin artmasına paralel olarak da ilgi artmıştır. Bunun yanı sıra anne baba eğitimi çalışmaları ile de anne babaların bilinç düzeylerinin de yükseltilmesine çalışılmaktadır.Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin %70 i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Çocuğun temel bilgi, beceri ve alışkanlıklarının bu erken dönemde kazanılması, zihinsel yeteneklerinin hızlı bir biçimde gelişip biçimlenmesi ve gelişimine ait ilk temellerin bu dönemde atılması nedeniyle 0-6 yaş dönemi büyük öneme sahiptir.İnsan yaşamında bu kadar önemli bir yeri olan bu dönemin en iyi biçimde değerlendirilmesi, nitelikli bir okul öncesi eğitimle gerçekleşebilir. Bu nedenle, okul öncesi eğitimin kalitesini artırmak, en etkin biçimde düzenlemek ve tüm yaş grubuna hizmet edecek biçimde yaygınlaştırmak çok önemlidir.Bu nedenle, Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü üzerine düşen görevleri, ülke çocuklarının ve ailelerin menfaatleri doğrultusunda programlar geliştirerek, projeler hazırlayarak, eğitici materyaller geliştirerek ve periyodik olarak öğretmen eğitimi yaparak yerine getirmektedir.
2-Çocuğunuza Kitap Okumayı Sevdirin...
Çocuğun kitap okuma alışkanlığını kazanmasında kitabı satın almadan önce birlikte seçim yapabilmek; çocuğun fikrini iletebilmesini sağlamak yararlıdır. Çocuğun kitabı okuma konusunda alışkanlığını pekiştirmesi için kitabın anlatımına dikkat edilmelidir. Zor anlaşılan, resimleri yeterli olmayan kitaplar bu yaş için zevk vermeyen bir etkinlik haline gelebilir. Bu açıdan anlatıma, işlenen konuya ve içeriğin görsel açıdan da zengin olmasına dikkat edilmelidir. Yazımın anlaşılacak sadelikte olması gerekmektedir. Bununla birlikte kitabı okurken ve öncesinde ona bazı imkanlar tanımanız yararlı olacaktır. Örneğin; kitapların koyulacağı yeri evin herhangi bir yerinde onun belirlemesi ve kitaplar için özel bir yer ayırması sağlanabilir. Kitapların kolay zarar görebilen sayfa yapısında olmaması çocuklar için daha kullanışlı olacaktır. Okuma sıklığı açısından her çocuğun bu konudaki duyarlılığı ayrı ayrı düşünülmelidir. Ancak her türlü alışkanlığın yerleşmesi için düşündüğümüz gibi, bu tür bir durumda da okuma süresinden çok; sıklığının iyi ayarlanması yararlı olacaktır. Bu durumda çocuk için belirli bir kitabın öyküsünün takibi kolaylaşacak; merak duygusunun artmasıyla motivasyonu yükselecektir.
5-6 yaş civarı çocuklar için uzun anlatımlardan çok bol resimli kitapları kullanmak uygundur. Kitapta yer alan resimlerin hikaye ile bağdaşıyor olması gerekmektedir. Böylece çocuk ona anlatılanları resimler üzerinden sırasına dikkat ederek takip edebilecektir. Bu anlamda olayları görsel olarak canlandırarak hayal gücünü de geliştirir. Duygularını açığa çıkarmasında da resimler aracı olabilecektir. Bu anlamda dinlediklerini anlamlandırması ve resimler üzerinden giderek olay-resim bağdaştırmasını yaparak olayları anlatmasını isteyebilirsiniz.5-6 Yaşlarında Anne-Babayla Yapılan Okuma ÇalışmalarıBu dönemde anne ve babanın ev içerisindeki rolleri, çocuklar tarafından önemle karşılanır. Dolayısıyla anne ve babanın yaptıkları, onayladıkları çocuklar için değerlidir. Okuma çalışmalarında da anne ve baba ile geçirilen vakit “birlikte” bir şeyler yapabilmenin değerini taşır. Aile olarak ortak bir etkinlik yapabilmek, iletişimi ve bağlılığı güçlendirir. Kitabı bir araç olarak kullanıp, aile bireyleri buradaki olaylar üzerinden konuşup, tartışabilirler. Böylece fikir alışverişi yapılır; aile bireylerinin birbirlerini anlamasına katkı sağlanmış olur.Psikolog Emre Altınel
alıntı
3-İŞTAHSIZ ÇOCUKLAR
Çocuğum zorla yemek yiyor”, “Çocuğum yemek yemiyor; ben de zorla ağzına tıkıyorum bu doğru mu?” türündeki yakınmalar annelere hiç de uzak olmasa gerek. Bu anlamda annelerin çoğunun sıkıntısı aynı; çocuklarının iştahsızlığı. İştahsızlık, çocuğun besini almamak istememesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Anemi, barsak parazitleri, hastalıklar çocukta iştah kaybına neden olabilir. Çocukların birçoğu yemeğe karşı iştahsızken, birçoğu da yemeyi reddeder ya da seçici davranır. Bu durum, özellikle 2 yaş civarında sık rastlanan olumsuz yeme davranışlarıdır. Çoğu durumda çocuk iyi besleniyor, ancak ailenin beklentisi doğrultusunda yemiyordur.Çocuk ve beslenmeÇocuklarda gerek iştahsızlık, gerekse besini reddetme ya da seçici davranma gibi yeme sorunları, büyük ölçüde psikolojik nedenlerle ortaya çıkar. Çünkü beslenme, çocuk ve ailesi arasındaki duygu alışverişini belirtmenin en iyi yoludur. Çocuk tarafından yiyeceğin reddedilmesi, anne-babaya karşı kullanılan güçlü bir silahtır. Aile ve çocuk arasında yaşanan olumsuz yeme davranışının devam etmesi, duygu durum bozukluğuna kadar varan sorunlara neden olur. Yemek saatlerinde kâbuslar yaşanır, çocuk ve aile deyim yerindeyse savaşır. Genellikle de savaşı çocuklar kazanır.Yeme sorunu olan çocuklar, hassasiyetle izlenmelidir. Ağırlık ve boy persentilleri varsa öncelikle karşılaştırılmalı ve ölçümlerini 3. persentilin altına düşmesi halinde çocuklar, büyüme-gelişme geriliği açısından incelenmelidir. Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme okul öncesi dönemde görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum, çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Reddetme durumunda, ailelere çocuğu yemek konusunda zorlamanın doğru olmadığı, bunun sorunu kötüleştireceği, ancak reddedilen besinin bir süre sonra tekrar denenmesi gerektiği belirtilir.Beslenme davranışın değiştirmek imkânsız değilÖncelikle çocuğun gerçek yediklerinin tespit edilmesi gerekir. Bunun için, çocuğunuzun 3 günlük ayrıntılı beslenme günlüğünü yazmaya başlamak gerekir. Süt, meyve suyu, su, kola, çay gibi içecekleri çocuğunuz ne kadar tüketiyor, bunları kaydederek tespit edin. Pek çok çocuk içmeyi, yemeğe tercih eder ve kolayca doygunluk hissi duyar. Çocuğunuzun yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında sıvı alımını sınırlandırın. Çocuk halen biberon ile içiyorsa, biberon bardakla değiştirilmeğe çalışılır. Böylece çocuğun sıvı alımı kendiliğinden azalır. Sütü fazla miktarda tüketen çocuklarda iştahsızlık dışında anemi ve kabızlık gibi sorunlar da görülebilir. Günde 2 su bardağı süt yeterli olacaktır.Birçok anne-baba çocuklarının ağırlık kazancı ve besin gereksinimleri konusunda gerçekçi olmayan beklentiler içindedir. Çocuklar doğumdan 1 yaşına kadarki süre içinde 6 kg, 2. 3. ve 4. yıllarda ise ortalama 2 kg/yıl şeklinde kilo almalıdır. Bu nedenle hızlı gelişmeyi izleyen bebeklik döneminden sonra, kilo alımlarının fazla değişmeyeceğini unutmamak gerekir.Besinleri çeşitlendirinÇocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı çeşitte besinler sunun. Siz her gün aynı yemeği yer misiniz? Çocuklar içinde bu böyledir. Ayrıca, yemek porsiyonları sizin ölçünüze göre değil, çocuğunuzun gereksinimine göre ayarlanmalıdır. Bir öğünde verdiğiniz besini reddettiyse, tamamen farklı bir besin deneyin. Onu da reddediyorsa, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin vermeden bekleyin. Ara öğünlerin küçük porsiyonlar şeklinde olmasına dikkat edin. Aksi halde bir sonraki ana öğünün yenmesi engellenir.Herhangi bir nedenle ödül olarak şeker ve tatlı türü besinleri vermeyin. Besinleri ödül-ceza aracı olarak asla kullanmayın, bu çocuğunuzun size kullanacağı silahları güçlendirecektir. Yiyecekleri çocuğunuzun kolay yiyebileceği türden hazırlayın. Örneğin küçük dilimlenmiş havuç, salatalık vb. küçük şekillenmiş köfte, sigara böreği, karikatürize edilmiş kurabiye, kek vb.Çocuklar söyleneni-anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle anne-baba ve çocuğun bakımından sorumlu diğer kişilerin olumlu (tutarlı ve benzer) yeme davranışı içinde olmaları gerekir. Grup halinde yaşıtlarıyla yemek yemek ya da arkadaşının evinde, restoranda, piknikte yemek, çocuklarda özellikle seçici çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcı olur.Enerji alımını arttırma yöntemleriGünlük alınan enerjiyi arttırma, çocuğun tükettiği besinlerin içeriğini zenginleştirerek ya da besinlere glikoz polimerleri (maltodekstrin) ve yağ emülsiyonları eklenerek yapılır. Enerji artışı teorik olarak; tüketilen besinin miktarını arttırarak sağlanır. Ancak iştahsız çocuklarda, besinin miktarını arttırmak mümkün olamadığı için enerji artışı, besinleri zenginleştirerek yapılabilir.
ALINTI
4-okul fobisi
OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ
Diğer fobilerde olduğu gibi, okula girdikten sonra oluşan korkularda da kalıtsal ve yapısal etkenlerden çok, psikolojik yaşantıların daha önemli yer tuttuğu görülür. Okul fobisi olan çocuk görünüşte nedensiz olarak okula gitmekten korkmaktadır. Ancak bu korkuyu oluşturan bazı temel etkenler vardır. Bunların başında yaygın bir baskının egemen olduğu aile ortamı sayılabilir. Okul fobisi olan çocukların yaşamalarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülürBu tür annelerin sürekli olarak çocuklarını memnun ederek onların sevgilerini kazanma çabası içinde oldukları, tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları ve onları sürekli olarak kırıklığa uğramaktan korudukları dikkati çeker. Bu anneler özellikle çocukların bedensel rahatsızlıklarıyla yakından ilgilidirler. Çocuklar, gözlerinin önünde olmadığında kendilerini çok yalnız hissederler. Psikolojik ve fizyolojik olarak çocuklarıyla yakın olma ihtiyacını duyarlar. Bu anneler, çocuklarını anaokullarına göndermekten kaçındıkları gibi,arkadaşlarının evine bile oyun oynamak üzere göndermekten kaçınırlar. İşte yaşamın ilk yıllarında bu tür bir anne-çocuk ilişkisi Çocuğun okula başladığı- sırada önemli bir engel oluşturur Anneler tüm bu koruyucu ve baskılı ortamından bir an olsun uzak kalmamış bu çocukların yabancı bir çevrede tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmeleri onları son derece huzursuz eder.
Okul fobisi olan çocukların babaları da aşırı bağımlılık ve koruma konusunda eşleriyle iş birliği içindedir Bu tür babalar ev içinde bir takım kurallar koyma yada disiplin uygulama yerine, sürekli bir barış ve sakinlik ortamının olmasını tercih ederler. Böylelikle okul fobisi olan çocuklarda şu üç temel karakteristik kişilik özelliği gelişir:
1. Bu çocuklar anne-babaları tarafından aşırı korunma sonucu” bağımlı” anne-babaya adeta yapışık bir birey olarak gelişirler.2. Tüm ihtiyaçlarının karşılanması, çocuğun “çok isteyen ve hileye baş vuran” bir birey olmasına yol açar. Bu tür çocuklar istedikleri her şeye istediği zaman kavuşurlar.3. Anne ve babalarının disiplin konusundaki yetersizlik ve başarısızlıkları nedeniyle gerektiğinde çocuğun isteklerine set çekilmemesi çocukta “egemenlik” duygusunun gelişmesine neden olur. Bu durumda çocuk, sadece kendisini ilgilendiren konulara değil, tüm ev işlerine karışır.
Bu tür aileyi nedenler sadece okul fobisini oluşturan tek etken gurubu değildir. Ayrılık endişesi, değişiklik ve sıkıntı da okul fobisinin nedenleri arasında sayılabilir. Anne ve babanın hastalığı, evde yangın çıkması yada hırsızlık vb. nedeler Çocuğun evden uzaklaşmasını engelleyen etkenlerdir. Böyle durumlarda çocuk, kendini evde bulunmakla sorumlu tutar.
Değişiklik, bazı çocuklarda okul fobisinin oluşumu için tek neden olabilir. Yeni eve, yeni koşullara, yeni okula yada sınıfa geçme bu fobiye neden olabilir.Yatılı Okul: Yatılı okul, özellikle ergenliğin başlarına rastlayan 11-12 yaşlarında çocuğun anne-babasına en çok gereksinim duyduğu bir dönemde onlardan ayrı kalmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak da çocukta bir takım uyum ve davranış bozukluklarına rastlanabilmektedir.İlköğretim okulunun 2 nci kademe, 6. sınıfta okuyan bir öğrenci, yatılı okuldayken pek çok kez okuldan kaçmayı denemiş, iki kez evine yürüyerek gitmiş ve başarı düzeyi çok düşükken, gündüzlü okula geçtikten iki hafta sonra okul birincisi olduğu gözlenmiştir.
OKUL FOBİSİNİN SONUÇLARI VE TEDAVİSİ
Okul fobisi, çocuğun okuldan, sosyal faaliyetlerden ve öğrenme yaşantısından uzaklaşmasına neden olduğundan, akademik ve sosyal gelişmeyi ciddi bir şekilde etkilemektedir. Okul fobisi, özellikle kronik olduğu taktirde, ergenlik döneminde gençliğin diğer nörotik belirtilerinden daha zorlu bir takım psikolojik sorunların oluşumuna yol açar.Okul fobisinin en çok yaygın olduğu 5-8 yaşlarında bıraktığı olumsuz iz, ikinci yoğun olan yaş grubu 11-14 yaşlarına oranla daha azdır Okuldan uzak kalmanın getireceği sorunlar nedeniyle okul fobisi olan çocukların elden geldiğince bir an önce okula dönmeleri amaçlanır. Uzmanların çoğu, çocuğun okula dönmesinden önce sorunun nedenlerini anlamasına yardımcı olmak ve endişelerini azaltmak amacıyla bir süre için psikoterapi yapılmasını öngörmektedirler. 6-12 ay gibi bir tedavi sürecinden sonra çocukların okula dönmelerinin başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür. Kronik okul fobisinde çocuğun okula dönmesinde psikoterapi olumlu sonuçlar verir, böyle bir tedavi yöntemine girişmeden çocuğun okula dönmesi onun okulda giderek daha çok mutsuz olmasına ve gerek sosyal gerekse akademik başarı açısından arkadaşları arasındaki statüsünü kaybetmesine neden olur. Akut okul fobisi olan çocukları okula bağlayabilmek ancak uzman terapistlerin yoğun çabalarıyla olasıdır. Sağlıklı bir gelişim ancak etkili bir davranış terapisi ve aile yönlendirme yöntemiyle gerçekleşebilir.Bu çocukların sınıfta daha az endişe duymalarını, daha huzurlu olmalarını sağlamak üzere yapılacak özel eğitim egzersizleriyle, okulu çocuğa yeniden tanıtma ve özendirme girişimleriyle, gerekirse önce 1 saat, sonra yarım gün, sonunda tam gün okula gitmelerini sağlamakla, gerektiğinde annelerinin de okula gelmelerini ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir süre sınıfta oturmalarını sağlamakla, nihayet anne ve babaları eğiterek, okulda yeterli bakım ve eğitim olmadığı yolundaki onların aşırı koruyucu tavırlarından kurtulmalarını sağlamakla mümkündür.Tedavi edici programlar, çocuğun okul hakkındaki şüphe ve endişelerini aydınlığa kavuşturma açısından yararlı olmaktadır Bu tür çalışmalar okul fobisi olan çocukların o70’ının birkaç gün ya da birkaç ay içinde okula dönmesini sağlamıştır. Bu konuda yaşında önemli rol oynadığı dikkati çeker. Okul fobisi olan 10 yaş çocuklarının %90’ı çeşitli tedavi çalışmalarından olumlu sonuç alırken, aynı sorunu olan 11 yaş çocuklarında başarı oranı %50’yi geçmemiştir.
alıntı

ŞİİRLER...


OKUL-ÖĞRETMEN EĞİTİM İLE İLGİLİ ŞİİRLER...

OKUL SEVİNCİ
Mutluyuz, neşeliyiz
Sevinç dolu içimiz.
Eğlenirken öğreniriz,
Biz anaokulu çocuklarıyız.

OKULUM
Okullar açıldı.
Etrafa neşe saçıldı.
Şimdi çocuk sesleri,
Sınıflara yayıldı.
Okulumu severim,
Her gün koşar gelirim.
Öğretmenim beni sever,
Hep doğruyu söyler.
İyi ki büyümüşüm.
Okula başladım.
Şimdi çok çalışıp,
Başarılı olmalıyım.

ANAOKULUMUZ
1-2-3-4 sayarız.
Hem çalışır, hem oynarız.
Resim yapmak çok kolay.
Beraber çekeriz halay.
Masallarda gezeriz,
Neşeli şarkılar söyleriz.
Derslerimiz bitince,
Evimize gideriz.
ATATÜRK VE MİLLİ BAYRAMLAR
İLE İLGİLİ ŞİİRLER...

Atam
Atam sen ölmedin
Toprağa gömülmedin
Bil bakalım nerdesin
Minicik kalbimdesin.

Atatürk (Hasan Ali YÜCEL)
Türk'ü ölümden
O'dur kurtaran
O'dur yeniden
Türklüğü kuran
Bu memleketi
Cumhuriyeti
Atatürk etti
Bize armağan

O Bir Atatürk tü
Kendini Hiç Düşünmeden
Özgürlüğü Kesmeden
Milleti Üzmeden
Başlattı Savaşı
Çalışınca Başardı
Savaşınca Kazandı
Pes Etmeden
SavaşıKazandı
Atatürk’üm
O bir Önder Değil
O bir Dahiydi
O bir Dahi Değil
O bir Atatürktü
23 NİSAN
Nasıl sevinmez insan?
Bugün 23 NİSAN.
Bak süslenmiş dört bir yan,
Yaşasın 23 Nisan
Millet Meclisi kurduk,
Düşmanı yurttan kovduk.
Hürriyete kavuştuk;
Yaşasın 23 Nisan.
Egemenlik ulusun,
Sen bir Türk oğlusun.
Yurdumuzu korursun,
Yaşasın 23 Nisan.
Bugün gençlik günüdür.
Türklerin düğünüdür.
Milletimin ünüdür.
Yaşasın 23 Nisan.
SAMİ TUNCA

23 NİSAN
Şu 23 Nisanda,
Doğdu Millet Meclisi.
İşte o gün her yanda,
Yükseldi Türkün sesi,
Bunu her yıl çocuklar,
Kutlayalım sevinçle,
Egemenlik de yaşar,
Hep verirsek el ele.
SABRİ CEMİL YALKUT
23 NİSAN
Biz dünyaya gelmeden
Her yeri düşman almış.
Atatürk düşmanları,
Yurdumuzdan çıkarmışlar.
23 Nisan günü
Meclis kuruldu diye,
Büyük bayram verilmiş
Çocuklara hediye.
Gülelim eğlenelim,
Kutlayalım bayramı
Verelim hep el ele
Yükseltelim vatanı.
MELAHAT UĞURKAN
23 NİSAN
Gün aydın, gözün aydın,
Sayısız devrim saydın.
Dünyaya bin ün yaydın.
O mutlu Nisan bugün
Buldun taze can bugün.
İşte neşe, işte haz,
Sevincin çok, derdin az.
Bundan ünlü gün olmaz:
Her lezzete kan bugün,
O mutlu Nisan bugün,
Seyir için bu töreni,
Durma aç pencereni,
Sana onu vereni,
Saygıyla an bugün,
O mutlu Nisan bugün,
RIZA POLAT AKKOYUNLU
HAYVANLARLA İLGİLİ ŞİİRLER...
PAMUK KEDİM
Bir kedim var, yumuk yumuk,
Adı pamuk, kendi pamuk.
O, cin gibi gözleriyle,
Mırnav mırnav sözleriyle.
Güzel kedim cana yakın,
Fakat kızdırmayın sakın.
Öfkelenir birdenbire,
Kendisini atar yere.
Bir köşeye şöyle siner,
Biraz sonra öfke diner.
Yaklaşır da yavaş yavaş,
Sevgi ister, o yumuk baş.
Dostuna dost, aslan kedim,
Gel, mindere yaslan kedim.

GÖÇMEN KUŞLAR
Gittiniz hep dizi dizi,
Bıraktınız ülkemizi,
İlkbaharda gene gelin,
Unutmayın sakın bizi.
Gelmeden kış, yağmadan kar,
Gidin, gidin güzel kuşlar,
Uzak güney illerinde,
Bol yiyecek, bol güneş var.
Türkülerle gidersiniz,
Kim gösterir size yol, iz ?
Ürkütmez mi kalbinizi,
Yüce dağlar, coşkun deniz ?
Gökte olup sıra sıra,
Kayboldunuz ufuklarda,
Göçmen kuşlar, güzel kuşlar,
Yine gelin ilkbaharda!…
Zeki TUNABOYLU
YARARLI HAYVANLAR
Çevremizde dolaşır,
Çeşit çeşit hayvanlar.
Bizlere pek çoğunun,
Sayısız yararı var.
Kedi, fare yakalar,
Bazen de eğlendirir.
Kuşlar ötüşleriyle,
İç açar, neşe verir.
Sadık köpeklerimiz,
Bekçidir bahçemizde.
Kümes hayvanları çok
Yarar, beslenmemize.
İnek, koyun süt verir,
Doyarız etleriyle.
Koyun, keçinin yünü,
Bizi ısıtır böyle.
At, sığır, keçi de pek,
Faydalı yaratıklar.
Bir de deniz ürünü,
Taze, güzel balıklar.
Vefa ÇAĞAN
KÜMES HAYVANLARI
Tavuklar haykırıyor,
Gıdak gıdak, gıt gıdak,
Nasıl boyun kırıyor,
Şu çapkın horoza bak.
Baba hindi kabarmış,
Ne büyüklük, ne gurur.
Hep kendini yaz ve kış,
Böyle metheder durur.
Yine yalpa vurarak,
Dolaşıyor ördekler,
Su başında durarak,
Karşıya yüzecekler.
Yaşar Nabi NAYIR

KUZUM
Mini mini bir kuzum var
Tüyleri de pek beyaz
Benimle koşar oynar
Yaramaz mı yaramaz
Gözleri iki kömür
Ağzı sanki pembegül
Sıçrayışı ne ömürBağlıdır ona gönül


BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR...


İLK ÖĞRETİM HAFTASI...

HİKAYE

OKULA BAŞLARKEN
Aşağıda okuyacağını yazıda bir öğrencinin okulda geçen ilk günleri anlatılıyor.
Ankara’nın İncesu semtinde oturanlar bilirler. Dokuz Eylül Sokağı’nda önü söğütlü bir ev vardır. Biz o evin ikinci katında otururduk. Ben sık sık balkona çıkar, söğüt ağacının dallarını tutar, yapraklarına bakardım. Hiç unutmuyorum, o balkon sanki küçük bir çiçek bahçesiydi. Babam çoğu zaman bu balkonda oturur, beni yanına çağırır, kucağına alırdı. Bir gün sarı gülün yanına koyduğu sandalyesinde oturuyordu. Beni çağırdı, gittim, öptü, sevdi sonra :– Özlem, artık okul çağın geliyor. Bu yıl okula başlayacaksın. Senin de siyah önlüğün, beyaz yakan, güzel kurdelelerin, kitapların, defterlerin, boyalı kalemlerin, çantan olsun istiyorum, dedi. Babamın bu konuşması beni çok sevindirdi. İçim içime sığmaz oldu. Gün boyu okula kaydımın nasıl olacağını, kayıt sırasında neler sorulduğunu, okulda neler öğreneceğimizi, acıkınca orada ne yapılacağını, düşündüm durdum. Sanıyorum ertesi gündü. Babamla okula gittik. Okulun dış kapısından içeri girerken, içim bir hoş oldu. Heyecanlandım. Herkes bana bakıyor gibiydi. Merdivenlerden çıkıp bir odanın önüne geldik. Babamın elini daha sıkı tuttum. Girdiğimiz odada bizi güler yüzlü bir hanım karşıladı. Kayıt için geldiğimizi söyledik. Gösterilen yere oturduk. Babam, çantasından çıkardığı kimliğimi, vesikalık fotoğrafımı ve birkaç zarfı masada oturan hanıma verdi. Sonradan o orta yaşlı hanımın müdür yardımcısı Sevim Hanım olduğunu öğrendim. Sevim Hanım beni yanına çağırdı, sevdi, yanaklarımı okşadı, adımı sordu.– Özlem, dedim. Sonra elimi tuttu avuçlarının arasına aldı. Parmaklarımdan birini işaret ederek adını sordu.– Serçe parmak, dedim.– Doğru, dedi. Babamın verdiklerini dosyaya koydu. Büyük bir defterde babam gösterilen yeri imzaladı. Güler yüzlü hanım kayıt işleminin bittiğini bildirdi. Önümüzdeki Pazartesi günü okul açılıyor dedi. Kalktık eve döndük. Pazartesi günü oldu. Sabah erkenden kalktım. Elimi. yüzümü iyice yıkadım. Havlu ile kuruladım. Annem önlüğümü giydirdi. Beyaz yakamı taktı. Kurdelemi bağladı. Kitaplarım, defterlerim, kalemlerim, çantamın içindeydi. Hep beraber kahvaltımızı yaptık. Sonra koridorda bulunan boy aynasının önüne gittim. Aynadaki Özlem’e baktım. Siyah önlüğüm, beyaz yakam ve kurdelemle çok güzel olmuştum. Lavaboya geçtim, dişlerimi fırçaladım. Bu arada babam da hazırlanmıştı. Çantamı sağ elime aldım. Annemi öptüm. Babamla merdivenleri indik, sokağa çıktık. Evden okula doğru giderken babamın elini sımsıkı tuttum. Daha önce kaydımın yapıldığı, İncesu İlkokulu’na geldik. Okul bahçesi analar, babalar ve çocuklarla dolmuştu. Babamın elini hiç bırakmak istemiyordum. Baktım benim gibi birçok çocuk annelerinin, babalarının ellerini sımsıkı tutuyorlardı. İçlerinde ağlayanlar bile vardı. Bahçedeki akasya ağacının altında sarışın bir çocuk durmadan ağlıyordu.Az sonra zil çaldı. Okulun kapısından yaşlı, genç, uzun ve orta boylu öğretmenler çıktı. İçlerinden biri :– Eski öğrenciler bayrak direğinin sağ tarafına geçsinler, burada sıra olsunlar, yeni kayıt olanlar da solda dursunlar, dedi. Bizim Bulunduğumuz yana döndü. Sonra ellerinde birer kağıt olan öğretmenler adlarımızı okuyarak bizi ayrı yerlerde sıra ettiler. Bütün öğrenciler birbirleriyle konuşuyorlardı. Bu arada beyaz saçlı bir adam konuşmaya başladı. Hepimiz sustuk. Konuşma bittikten sonra, uzun boylu, şişman bir çocuk bayrakla kapı önüne geldi. İstiklal Marşı söylendi, ant içildi. Sonra herkes kendi dersliğine sıra ile dağıldı. Sıralarımıza oturduk. Benim gibi babası ile, annesi ile dersliğe girenler de vardı. Öğretmen tek tek adımızı sordu. Biz de bir bir söyledik. Öğretmen hepimizi sevdi, okşadı. Şarkılar söyledi. Öyküler anlattı. Sonra bize döndü:– İçinizde şarkı, türkü bilen var mı? Dedi. Bilenler bildikleri şarkıları, türküleri söylediler. Bu arada babam ve öteki çocukların anneleri ayrıldılar. Okulumu, sınıfımı, öğretmenimi öyle çok sevdim ki… O günden sonra okula hep yalnız gittim.

SÖZLER
.Bilgisiz insan, meyvesiz ağaca benzer.
· İlköğretim davası, insan olma, ulus olma davasıdır.
· Yurt kalkınmasının temeli ilköğretimdir.
· Öğrenim, aklın gücünü geliştirir.
· Bilmemek ayıp değil, bilmediğini öğrenmemek ayıptır.
· İlköğretim geleceğin temelidir.
· Bilgisiz insanın dostluğundan, bilgili insanın düşmanlığı daha iyidir.
· Okul gençliğe; insanlığı, saygıyı, ulusu ve ülkeyi sevmeyi öğretir.
· İlköğretimin değerini her yurttaşa anlatmak ulusal bir görevdir.
· Bilen, bilmeyenden sorumludur.
· Bilmek demek, yapmak demektir

ŞİİRLER

AÇILDI OKULUMUZ
Hazırlandı çantamız,
Kalemle defterimiz,
Artık öğrenci olduk,
Açıldı okulumuz.
Neşe dolu içimiz,
Sevinçliyiz hepimiz,
Çıktık aydınlık yola,
Açıldı okulumuz.
Göklerde bayrağımız,
Dudaklarda marşımız,
Andımız söyleniyor,
Açıldı okulumuz.
Fethi BOLAYIR

İLK TÖREN
Bu yıl yine törenle,
Açılı okulumuz,
Büyük, küçük sevindik,
Neşelendi gönlümüz…
Ona bütün bir tatil,
Nasıl özlem duymuştuk,
Yazın ayrıldık ama,
Bugün yine kavuştuk…
Tahsin BİLENGİLİN

DERSHANEMİZ
İşte bizim dershanemiz,
Derli toplu, güzel temiz.
Masa, sıra, tabureler,
Pırıl pırıl pencereler.
Karatahta karşımızda,
Ata resmi başımızda.
Evimizden çok severiz,
Kirlenmesin aman deriz.
H.Latif SARIYÜCE

İLKÖĞRETİM HAFTASI
İlköğretim haftasını
Kutlayalım hep birlikte.
Çalışmanın arkasını
Bırakmayalım derslikte.
Çalışırsak kazanırız,
Bilgilerle bezeniriz.
Kenetlenmiş bir toplumsak
Sağlam olur düzenimiz.
Bakın açıldı okullar
Cıvıl cıvıl bütün yollar.
Yarınını düşünenler
Çocuğunu okuturlar.
İbrahim ŞİMŞEK

OKULUMUZ
Her yerden daha güzel
Bizim için burası,
Okul, sevgili okul,
Neşe, bilgi yuvası.
Güzel kitaplar burada,
Bir çok arkadaş burada,
İnsan nasıl sevinmez,
Böyle yerde okur da ?
Senin çatın altında
Girmez kötü duygular,
Bilgi giren yerlerde
Kalmaz artık kaygılar.
Her yerden daha güzel
Bizim için burası,
Okul, sevgili okul
Neşe, bilgi yuvası !
Rakım ÇALAPALA

YAŞASIN OKULUMUZ
Daha dün annemizin
Kollarında yaşarken,
Çiçekli bahçemizin
Yollarında koşarken.
Şimdi okullu olduk,
Sınıfları doldurduk.
Sevinçliyiz hepimiz,
Yaşasın okulumuz !
Okul yurt güneşidir.
Bize bilgiler saçar.
Annemizin eşidir,
Severek kucak açar.
Okul insanlık yolu,
Her yanı şeref dolu.
Sevinçliyiz hepimiz,
Yaşasın okulumuz !

SINIFTA
Sınıf kendi evimiz,
Tertemiz tutmalıyız.
Çamurlanmasın yerler,
Sonra bize ne derler.
Açık kalsın pencere,
Kağıt atmayın yere,
Ya öğretmen girerse,
Ne ayıp size derse ?
Tahtayı kirletmeyin,
Duvarı pisletmeyin,
Herkes bizi kıskansın,
Üçüncü sınıf sansın.
Çocuklar uslu durun,
Rahat rahat oturun,
Kimse sevmez haşarı
Kavgacı çocukları!…
İlhami Bekir TEZ

İLKÖĞRETİM HAFTASI
Bu yıl da, neşe ile,
Geldi, güzel haftamız.
Yeniden gönlümüze,
Doldu, güzel haftamız.
Biziz onun amacı,
Biziz onun inancı.
Başarıya varmada,
Hep odur bize öncü…
Ne sözü varsa bize,
Olumludur, gerçektir.
Çünkü onun dileği,
Bizleri yüceltmektir…
Ulusun gür sesidir,
İlköğretim Haftası,
En büyük ilkesidir,
İlköğretim Haftası…
Tahsin BİLENGİLİN

İLKÖĞRETİM HAFTASI
Okulları açıyor,
Bize neşe saçıyor,
Hafta sonu kaçıyor,
İlköğretim Haftası.
Yaşın yediyse tamam,
Okul çağın gelmiş tam,
Bize en büyük bayram,
İlköğretim Haftası.
Çocuklar seni ister,
Bilgi yolunu göster,
Bütün yurda ışık ver,
İlköğretim Haftası.
Fahrünissa ELMALI

İLKÖĞRETİM HAFTASI
Yüzyıllarca susadık,
Okumaya yazmaya
Bütün dünya koşarken,
Biz kalmışız pek yaya.
Köylerimiz okulsuz,
Şehirler okulsuzmuş.
Anadolu bakımsız,
Anavatan yolsuzmuş.
Atatürk bir gün çıkıp,
Milleti kurtarmasa,
Yüzyıllar aynı gider,
Biter miydi bu tasa ?
Büyük bir ulus için,
Geri kalmak ne acı…
İlköğretim Haftası,
Bir savaş başlangıcı.
İ.Hakkı TALAS

DENEYLER...


AKCİĞER NASIL ÇALIŞIR DENEYİ...

MALZEMELER;
Üç tane balon ( İkisi aynı büyüklükte ve aynı renkte diğeri daha büyük ve farklı renkte olabilir) , iki tene kıvrılabilen pipet,
bant,
iplik,
petşişe ,
oyun hamuru.

YAPILIŞI:Petşişeyi enine ortadan ikiye keselimPipetleri kıvrılan yerleri aynı yönde olarak bantlayalım ( kıvrılan yerlerini bantlamayalım)Balonlardan her birini pipetlerden birinin ucuna takarak iyice bağlayalım(Pipet ve balonları pet şişenin içinden geçirelim ancak balonlar pet şişenin geniş kısmında kalmalı)Büyük balonun dar olan bölümünü keselim ve pet şişenin açık olan ağzına geçirelim ve çıkmaması için iyice batlayalımPipetlerin etrafını oyun hamuru ile iyice kapadıktan sonra üfleyip balonları gözlemleyelim.

DENEYİN SONUCU: Diyafram ve kaburga kaslarının (Alttaki balon diyafram görevi yapar) birlikte çalışması ile göğüs boşluğunun hacmi değiştirilir, buna bağlı olarak nefes alma ve verme gerçekleşir.

RİTİM ÇALIŞMALARI...


Ritm sopalarıuygulama:
çocuklar çember şeklinde ayakta dururlar. bütün çocuklar gözlerini kapatır. eğitimci ritm sopaları ile ritm tutarak çemberin dışında dolaşyr.bir çocuğun arkasında durur ve ritme devam eder. çocuk kendi arkasında ritm tutulduğunu fark ettidi zaman arkasına dönerek ritm sopalarını alır. eğitimci çemberde çocuğun yerine geçer. çocuk aynı şekilde çemberin etrafında ritm tutarak yürür ve bir arkadaşının arkasına geçerek durur. arkasyıda durulan çocuk sesi fark ettiği zaman arkasın adöner ve arkadaşı ile yer değiştirir. çalışma bu şekilde devam eder..

"Saat sesi"
materyaller: ritm aletleriuygulama: çocuklar iki gruba ayrılırlar. bir grup ritm sopaları ile sürekli saat ritmini çalar. Diğer grup ritme uygun hareketler yapmaya çalışır. Yürüme, çömelip kalkma, yüzü eller ile açıp kapatma, kolları havaya kaldırıp indirme gibi hareketler olabilir. Çocuklar farklı hareketler üretmeleri için cesaretlendirilirler. Daha sonra gruplar yer değiştirir ve çalışma tekrarlanır.

“ Tekerleme”
Materyaller: -Uygulama: iğne miğne, ucu düğmeFil filince, kuş dilince Horoz öttü, tavuk teptiBülbül kıza selam ettiİç içe iki halka oluşturulur. Halkadaki çocuklar yüz yüze dönerler. İç ve dış halkadan çocuklar eşleşerek el ele tutuşurlar. Tekerlemenin birinci sırasında çiftler önce el çırpar(iğne) sonra karşılıklı olarak ellerini birbirine vurur (miğne) iki kez tekrarlanır, ikinci sırada el ele tutuşup çömelip kalkarlar, iki kez tekrarlanır. Üçüncü sırada horoz gibi öter ve tepiyormuş gibi yaparlar, dördüncü sırada asker selamı verirler. Tekerleme ritmik bir şekilde söylenir ve hareketlerin ritme paralel olmasına dikkat edilir. İç halka bir adım sağa kayar ve herkes karşısına gelen ile eşleşir. Çocuklar öğretmenin yönergeleriyle tekerlemede deneyim kazandıktan sonra, kendilerinin ritme uygun hareket bulmaları istenir.

Oyun ile Ritim
Materyaller: ritm aletleriUygulama: çocuklar halka şeklinde yüzleri dışa dönük şekilde otururlar. Eğitimci çemberin etrafına dönerek bir çocuğun karşısında durur ve “ hey sen nasılsın? Bana adını söyler misin?” der. Çocuk adını söyler. Çocuğun adını bütün çocuklar ritm aletlerini çalarak söylerler. Adını söyleyen çocuk öne geçerek çemberin etrafına döner ve bir arkadaşının karşısında durarak aynı cümleyi tekrarlar. Oyun bu şekilde bütün çocukların isimleri söylenene kadar devam eder. Kendi isimleri yerine çocuklar istedikleri bir meyve, bir hayvan ismini de ritme uygun söyleyebilirler…

Ayperi Dikici Sığırtmaç' ın "Okul Öncesi Dönemde Müzik Eğitimi" kitabından alıntıdır.

DRAMA-PİYES-SKEÇ...


ÖRNEK ÇALIŞMALAR...

CANI YOK MU ? PİYESİ
Evin hanımı sandalyeye oturur ve hizmetçisine seslenir:- Hizmetçiiii! Hizmetçi! Çabuk buraya gel.Hizmetçi koşarak gelir:-Buyur hanımım-Ben dışarıya çıkıyorum. Evi süpür,sil, her yer tertemiz olsun...Anladın mı beni?-Tabii hanımım. Hizmetçi sahnenei ortasına doğru yürür ve elindeki süpürgeyi atarak söylenmeye başlar:Hizmetçinin canı yok mu?Eğlenmeye hakkı yok mu?İşler bitti her yer temizHanım gider eğelniriz! ( Müzik çalar ve hizmetçi oynamaya başlar. Oynayarak sahneden çıkar.)Evin hanımı yine sandalyede otururken bebeğin dadısına seslenir:- Dadııııı! Dadııı! Çabuk buraya gel.Dadı koşarak gelir :- Buyrun hanımım.-Ben dışarıya çıkıyorum, bebeği uyut, bezlerini temizle, ben gelene kadar her şey hazır olsun...Anladın mı beni ?-Tabii hanımım ( Dadı sahnenei ortasına gelir ve elindeki bezi atarak söylenmeye başlar.)Dadının da canı yok mu ?Eğlenmeye hakkı yok mu ?Bebek uyur, altı temizHanım gitti eğleniriz! ( Müzik çalar ve dadı oynamaya başlar. Oynayarak sahneden çıkar.)Evin hanımı yine sandalyede otururken evin aşçısına seslenir:-Aşçııı! Aşçıııı! Çabuk buraya gel.Aşçı koşarak gelir:-Buyrun hanımım-Ben dışarıya çıkıyorum, yemekleri pişir, bulaşıkları temizle, ben gelene kadar her şey hazır olsun...Anladın mı beni ?- Tabii hanımım. Aşçı sahnenin ortasına gelir ve elindeki kepçeyi atark söylenmeye başlar.-Aşçının da canı yok mu ?Eğlenmeye hakkı yok mu ?Yemek pişti bulaşıklar temizHanım gider eğleniriz. ( Müzik çalar ve aşçı oynamaya başlar, oynayarak sahneden çıkar.Evin hanımı yine sandalyede otururken bu kez evin uşağına seslenir:-Uşakkk! Uşakkk! Çabuk buraya gel.Uşak koşarak gelir:-Buyur hanımım.-Ben dışarıya çıkıyorum.Alışverişi yap hesabı temizle, ben gelene kadar bütün defterler hazır olsun...Anladın mı beni ?-Tabii hanımım. Uşak sahnenei ortasına doğru yürür ve elindeki defteri atarak söylenmeye başlar.Uşağın da canı yok mu ?Eğlenmeye hakkı yok mu ?Hesap bitti defter temiz.Hanım gitti eğleniriz. (Çalan müzik eşliğinde biraz dans eder ve sahneden ayrılır.)Daha sonra hizmetçi,dadı, aşçı ve uşak hep birlikte sahneye çıkarlar. Hep birlikte oynarlarken hanım çıkagelir. Sinirlenerek bağırmaya başlar :- Bu ne hal ! Çabuk gözümün önünden kaybolun, hepinizi kovuyorum der ve hepsini sahneden kovar.Ardından sahnenin ortasına gelir ve;- Hanımın da canı yok mu ?Eğlenmeye hakkı yok mu ?İşler bitmiş her yer temizHepsi gitti eğleniriz! der ve oynayarak sahneden ayrılır.
OYUNCULAR :
Hanım:
Hizmetçi:
Dadı:
Aşçı:
Uşak:

BİLMECELER...


BİLMECE ÖRNEKLERİ...

OKUL ÖĞRETMEN EĞİTİM-ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BİLMECELER...

Çocukların yuvası,
Bilgi doludur arası. (Okul)
***
Kitaplardan bilgiyi öğrenir,
Sınıftaki çocuklara öğretir. ( Öğretmen)
***
Bir kapaklı,
Çok yapraklı,
İçinde bilgi saklı (Kitap)
***
Herkes stada dizilir,
Özel giysiler giyilir,
Cumhurbaşkanımıza,
Geçerken selam verilir,
Coşkuyla geçer bugün,
Bir izleyin de görün. (Bayram töreni)
***
Kitap okumak istersen,
Oraya koşarsın sen,
Raflardan seçtiğini,
Bir incele istersen. (Kütüphane)
***
Kağıt üzerinde dans eder,
Silgi, hatalarını siler (kalem)
***
Kitabı, defteri koyarım,
Her gün okula taşınırım. (Çanta)
***

PARMAK OYUNLARI...


ÜÇ TOP
Bu bir top ( Bir elin işaret parmağı ile baş parmağı birleştirilir.)

Bu da bir top ( İki elin bütün parmakları karşılıklı birleştirilir.)
Ve işte kocaman bir top daha (Kollar başın üstünde daire yapılarak birleştirilir.)Haydi sayalım toplarımızıBir…iki…üç… (Birinci, ikinci, üçüncü, hareketler sırasıyla yapılır.

KARDEŞİMİN TOPU
Kardeşimin bir topu var (İki elin bütün parmakları karşılıklı birleştirilerek top yapılır.)

Yumuşacık, yuvarlak (Parmaklar esnetilir.)
Bir de çekici var (Bir el yumruk yapılıp sallanır)
Bak vuruyor yavrucak (İki el yumruk yapılır, üst üste vurulur.)
Borazanı düt..düt.. diye.Öttürür de öttürür. (Eller boru gibi yapılıp, ağza götürülür.)
Bazen de ceee yapıp,Herkesi güldürür. (İki el ile yüz kapanıp, açılır.)

SAR MAKARAYI
Sar, sar, sar makarayı (iki el döndürülerek sarma hareketi yapılır.)

Çöz, çöz, çöz makarayı (eller ters yönde döndürülerek çözme hareketi yapılır.)
On kilo pekmez (iki elin parmakları öne doğru uzatılıp gösterilir.)
Yala, yala bitmez (iki el sıra ile ağza götürülerek yalama hareketi yapılır.)
Beşi sana, beşi bana (bir el öne uzatılır, diğer el göğse konulur.)
Ayşe… (eller üç kez alkışlanır.)
Fatma… (üç kez alkışlanır.)
Boncuk… (üç kez alkışlanır.)
Aslan geliyor, kaplan geliyor (eller ve kollar sıra ile yana açılır.)
Çekilin yoldan tıp… (kollar birbirine kenetlenip, bağlanır ve sessiz durulur.)

PARMAK KAÇ
Baş parmağım, baş parmağım nerdesin? (İki el arkaya saklanır.)

Buradayım (İki elin baş parmağı önde karşılıklı tutulur.)
Nasılsın efendim? ( Bir elin baş parmağı diğer baş parmağa doğru eğilerek hareket ettirilir.)
Teşekkür ederim. (Diğer baş parmak hareket ettirilir.)
Parmak kaç, parmak kaç (Önce sağ el, sonra sol el sıra ile arkaya saklanır.)
İşaret parmağım…Orta parmağım…Yüzük parmağım…Serçe parmağım…şeklinde parmak oyunu tamamlanır.

ŞAP ŞAP
Şap şap diye, elleri çırparım. (Eller iki kez çırpılır.)

Pat pat diye, başlara vuralım. (Sırayla başın iki yanına vurulur.)
Haydi sessizce, kolumuzu saralım. (Kollar kavuşturulur.)
Elleri çırpalım. (İki kere eller çırpılır.)

ÖRDEK AİLESİ
Bu baba ördek, (baş parmak gösterilir)

Bu anne ördek, (diğer eldeki baş parmak gösterilir)
Bunlar da yavrular, (Elin diğer parmakları gösterilir)
Vak, vak diyorlar, (iki el üst üste konulur, gaga yapılır)
Derede yüzüyorlar.( yüzme hareketi yapılır)
Bir balık görünce, (el alına konularak, izleme hareketi yapılır)
Yakalayıp yiyorlar.( eller hızla vurulup, yakalama ve yeme hareketi yapılır)

İNSANLAR
Uzun insanlar, kısa insanlar (El ile uzun kısa hareketleri yapılır.)

Mutsuz insanlar, mutlu insanlar, (Yüz mimikleri ile ifade edilir.)
Şişman insanlar, zayıf insanlar, (Şişman ve zayıf hareketleri yapılır.)
Hızlı gidenler, yavaş gidenler, (Hızlı, yavaş parmaklarla gösterilir.)
Tembel insanlar, çalışkan insanlar.(Beden hareketleri ile canlandırılır.)

VÜCUDUM
Baş, gövde, bacaklar, (Vücudun bölümleri sırasıyla gösterilir.)

Hepsi benim vücudumda var. (Vücut bütün olarak gösterilir.)
Ona iyi bakarım,Her gün spor yaparım.( Kollar omuz hizasında açılıp kapanır.)Yararlı besinlerle, (Yeme hareketi yapılır.)
Vücuduma sağlık katarım. (Pazular gösterilerek güçlü olma hareketi yapılır.)

SAĞ EL, SOL EL
İşte sağ elim, havaya kaldırırım (Sağ el yukarı kaldırılır.)

Bu da sol elim gökyüzünü tutarım. (Sol el yukarı kaldırılır.)
Sağ el, sol elime bakar, (Eller karşılıklı tutulur.)
İşte böyle “şap şap yapar. (İki kez alkışlanır.)

İKİ EV
Tepede iki ev var,(İki el yumruk yapılır öne uzatılır.)

Bu evde Ayşe oturur, ( Sağ el yumruk yapılır öne uzatılır ve baş parmağı çıkarılır.)Bu evde Fatma oturur, (Sol el yumruk yapılır öne uzatılır ve baş parmağı çıkarılır.)
Bir gün Ayşe evden çıktı, (Sağ elin baş parmağı gösterilir.)
Tepeye tırmandı, (Eller yukarı kaldırılır.)
Tepeden aşağıya indi. (Eller aşağıya indirilir.)
Bir o tarafa, bir bu tarafa baktı. (Sağ elin baş parmağı sağa sola hareket ettirilir.)Fakat kimseleri göremedi,Küçük evine girdi, (Sağ elin baş parmağı avuç içine saklanır.)
Ertesi gün Fatma evinden çıktı, (Aynı sözler ve hareketler tekrarlanır.)
Bir başka gün Ayşe ve Fatma, (İki elin baş parmakları kaldırılır.)
Evlerinden çıktılar.Tepeye tırmandılar,tepeden indiler, (Eller yukarı aşağı hareket ettirilir.)
Ve birbirlerini gördüler.(Baş parmaklar karşılıklı tutulur.)
Ayşe Fatma’ya “Günaydın, nasılsın ? dedi.Sonra kol kola girdilerVe okula gittiler.(Sınıftaki çocukların isimleri kullanılarak, değişiklik yapılabilir. )

ÖRÜMCEK KARDEŞ
Örümcek kardeş duvara, (Parmaklar üst üste konur, serçe parmaktan başlanarak parmak uçları oynatılır.)Tırmandı tırmandı,

Yağmur yağdı yağdı, (Parmaklarla yağmur yağması hareketi yapılır.)
Örümcek kardeş ıslandı, (Eller büzülüp, çene altına yapıştırılır.)
Güneş açtı açtı, (Kollar yarım daire şeklinde, yukarıda açılır.)
Örümcek kardeş kurudu,Yavrularını toplayıpUykuya daldı. (Avuç içleri birleştirilip, yanağa konur.)

PENCERE
Odamda küçük bir pencere var (İki el yan yana açılıp, kapatılır.)

Kolunu çevirip açarım (Açma hareketi yapılır.)
Penceremden başımı uzatıp (Baş hafifçe öne uzatılır.)
Sağa sola bakarım. (Baş sağa, sola hareket ettirilir.)
Penceremin önünde temiz hava alırım. (Kollar yana açılıp nefes alınarak ciğerler şişirilir.)
Akşam olunca kapatır, (Kapatma hareketi yapılır.)
Yatağıma yatarım. (Uyuma hareketi yapılır.)

YEŞİL ŞİŞE
Beş yeşil şişe sallanıyor, (Baş parmak açılarak, el sallanır.)

İçlerinden biri, pat düştü yere.(Bir parmak kapatılır.)
Dört…İçlerinden biri, pat düştü yere.(İki parmak kapatılır.)
Üç…İçlerinden biri, pat düştü yere.(Üç parmak kapatılır.)
İki…İçlerinden biri, pat düştü yere.(Dört parmak kapatılır.)
Bir…İçlerinden biri, pat düştü yere.(Beş parmağın tamamı kapatılır.)
Hiç yeşil şişe sallanmıyor.(Baş olumsuz anlamda yanlara sallanır.)

MİKROP
Mikrop çıkmış yürümüş, yürümüş…(Sağ elin baş parmağı sol kol üzerinde yürütülür.)

Bir evin açık kapısından içeri girmiş. (Avuç ortasına gelinir.)
Bir de bakmış merdivenler var,Başlamış çıkmaya. (Parmaklardan çıkılır.)
Üst kata çıkınca, kapıyı vurmuş. (Elin üst kısmına diğer elle vurulur.)
Tak… tak… kim o ? (Çocuk sesi verilir, sağ baş parmak sallanır.)
Ben. Bay mikrop. (Sağ elin baş parmağı mikroptur.)
Ne istiyorsun? (Çocuk sesi verilerek diğer baş parmak sallanır.)
Seni hasta etmeye geldim. (Mikrobun sesi verilir.)
Yaa… Beni hasta edemezsin. (Hayır anlamında baş iki yana sallanır, işaret parmağı saklanır.)Bol bol uyudum, (Uyuma hareketi yapılır.)İyi gıdalarla beslendim, (Eller ağza götürülerek yeme hareketi yapılır.)Temiz bir çocuğum, (Vücut gösterilir.)Aşı da oldum, (İşaret parmağı ile, iğne yapma hareketi yapılır.)Beni hasta edemezsin. (Baş iki yana sallanır.)Ben gidiyorum. (Mikrop merdivenlerden ıh, ıh diye parmaklardan indirilir.)Annesi sabunlu su ile temizlik yapıyormuş,Mikrobun ayağı kaymış, yuvarlamış, (Yuvarlanma hareketi yapılır.)Kendisini kapının dışında bulmuş. (Eller sallanarak dışarıyı gösterme işareti yapılır.)

MİSAFİR
Tık, tık, tık, (Sol el yumruk yapılarak, sağ elin baş parmağına vurulur.)

Kim o, kim o ? (Sağ elin baş parmağı hareket ettirilir.)
Konuk geldi, konuk, (Sol elin baş parmağı hareket ettirilir.)
Ne istiyor konuk ? (Sağ elin baş parmağı hareket ettirilir.)
Bir yatacak yer. (El başa konulur, baş hafifçe yatırılır.)
Dur babama sorayım,Baba, baba (Sağ elin baş parmağı işaret parmağına değdirilir.)
Efendim, efendim. (Sağ elin işaret parmağı hareket ettirilir.)
Konuk geldi, konuk. (Sağ elin baş parmağı hareket ettirilir.)
Ne istiyor konuk? (Sağ elin işaret parmağı hareket ettirilir.)
Bir yatacak yer. (El başa konulur, baş hafifçe yatırılır.)
Söyle içeri gelsin. (El ile kapı açma hareketi yapılır.)
Allah rahatlık versin. (İki el yanağa konur ve baş hafifçe yatırılır.)

ON PARMAK
Benim on parmağım var, (İki elin parmakları gösterilir.)

Hepsi benim. (Eller parmaklar göğüste kavuşturulur.)
Sımsıkı kapar, (Her iki el yumulur.)
Kocaman açarım, (Ellerin parmakları açılır.)
Birbirine kavuşturur,(Eller kavuşturulur.)
Arkama saklarım, (Eller arkaya saklanır.)
Yukarı kaldırır, (Kollar yukarı gerilerek kaldırılır.)
Aşağı indiririm, (Kollar bedenin iki yanına sarkıtılır.)
Sonra kucağımda dinlendiririm. (Eller rahat biçimde kavuşturulur, kucağa konur.)

SAAT
Kolumdaki saat, (Bilek gösterir.)

Tık tık, tık tık ses çıkarır. (Baş çok hafif sallanır.)
Masadaki saat, (Parmaklar kenetlenip, kollar ileri doğru itilir.)
Tik tok, tik tok yapar. (İşaret parmağı sağa-sola sallanır.)
Duvardaki saat. (İşaret parmağı ile duvar gösterilir.)
Ding dong, ding dong der. (Baş iki yana sallanır)

VÜCUDUMUZ
Gürbüz bir parmak (Baş parmak gösterilir)

Ne hoştur sayı saymakİşte bunlardan iki (iki parmak gösterilir)
İkinin var iki teki.Şimdi üç oldular, azıcık çoğaldılar
Dört oldular bunlar bakın
Beş kardeş ne güzeldir,
Hepsi de bir eldedir
Bunlar oldu altıparmaklar ne çoğaldı
Altı bir daha yedi, daha sayma bitmedi
Bunlar da sekiz kardeşHepsi ikiz kardeş
Şimdi dokuz oldular, parmaklar çoğaldılar.
Parmaklar on oldu,
Eller parmakla doldu.

ON PARMAK
Benim on parmağım var (iki parmak gösterilir)

Sağ elimde beş parmak (sağ elin 5 parmağı gösterilir)
Sol elimde beş parmak (sol elin beş parmağı gösterilir)
Ben onlarla her şey yaparım (iki el açılarak göğüs üzerine konur)
Sayı sayarYazı yazarım (parmak ile havada yazı yazılır)
Birbirine kavuşturur (kollar birbirine bağlanır)
Arkamda saklarım (eller arkaya saklanır)
Yukarı kaldırır (eller yukarı kaldırılır)
Aşağı indirir (eller aşağı indirilir)
Yorulunca kucağımda dinlendiririm (eller dizler üzerine konur )

KURBAĞA KARDEŞ
Beş küçük kurbağa oturuyor (bir parmak avuç içine saklanır)

Biri yüzmeye gitti kaldı dört (dört parmak gösterilir)
Biri suya atladı kaldı üç (üç parmak gösterilir)
Üç küçük kurbağa biz ne yapalım dediler
İkisi suya atladı kaldı bir (bir parmak gösterilir)
Bir kurbağa “pek eğlenceli? diyerek suya atladı (suya atlama hareketi yapılır)
Hiç kurbağa kalmadı (parmakların hepsi avuç içine saklanır)

OYUN ETKİNLİKLERİ..


ISINDIRICI OYUNLARDAN ÖRNEKLER...

HAYVAN TAKLİTLERİ:
Tavşan gibi kim seker?
Kurbağa gibi kim hoplar?
Ördek gibi kim gezer?
Köpek gibi kim koşar?
Balık gibi kim yüzer?
Kuş gibi kim uçar?
Şimdi uslu çocuklar gibiKim oturur yerinde?
İsterseniz halka, isterseniz dağınık bir şekilde oynatabilirsiniz. Öğretmenin rehberliğinde söylenen hayvanların isimlerine göre çocuklar taklit hareketlerini yaparlar. Çocukların ilgisine göre hayvanların isimleri çoğaltılır, azaltılır veya değiştirilebilir.

PALYAÇO
oyun alanına kalın mukavvaya çizilmiş ağzı daire şeklinde oyulmuş bir palyaço getirilir.yüksekliği çocukların boyuna göre ayarlanıp bir sehpa vb. üzerine konur.çocuklar arka arkaya sıraya geçerler sıra ile ellerindeki pinpon topunu palyaçonun ağzına atarak içeri geçirmeye çalışırlar

YEŞİL ŞİŞELER

ÖĞRENCİLER TEK SIRA HALİNDE YAN YANA DİZİLİR ÖĞRETMEN KARŞILARINA GEÇER VE OYUNA BAŞLANIR.ÖĞRENCİLER VE ÖĞRETMEN BİRLİKTE OYUNUN SÖZLERİNİ SAĞA VE SOLA SALLANARAK SÖYLERLER SÖZLER BİTTİĞİNDE ÖĞRETMEN ELİ İLE SEÇTİĞİ ÖĞRENCİNİN KAFASINA DOKUNUP HAFİFÇE YERE DOĞRU İTER ÖĞRENCİ KENDİSİNİ YERE ATAR. (ÖĞRENCİ SAYISINA GÖRE DEĞİŞİR)

5 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
5 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
İÇLERİNDEN BİRİ ''PAT'' DEDİ DÜŞTÜ
4 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
4 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
İÇLERİNDEN BİRİ ''PAT'' DEDİ DÜŞTÜ
3 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
3 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDUİ
ÇLERİNDEN BİRİ ''PAT'' DEDİ DÜŞTÜ....
SÖZLER HİÇ ÖĞRENCİ KALMAYANA KADAR DEVAM EDER EN SONUNDA
1 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
1 YEŞİL ŞİŞE SALLANIYORDU
O DA DÜŞTÜ YERE KALMADI ŞİŞE
ŞİŞELERİN HEPSİ AĞLAŞIYORDU ŞİŞELERİN HEPSİ AĞLAŞIYORDU
Şarkı bitince tüm şişeler ağlama taklidi yapar.

Fırıldak Oyunu


Çocuklar sayışarak aralarından bir "fırıldak" seçerler. Öteki çocuklar, duvardan 10-15 metre uzaklıkta sıra olup dururlar. Fırıldak yüzünü duvara döner. Fırıldak "bir-iki-üç" diye sayı sayarken, her sayışta iki elinin avuçlarını duvara vurur ve hemen arkasını döner. Fırıldak'ın sayı sayması sırasında öteki çocuklar da durdukları yerden yürümeye başlarlar. Amaçları, ebeye görünmeden gelip onun arkasına dokunmaktır. Oyuncular yürürken fırıldak da saymasını bitirip hemen arkasına dönünce kimi yürürken görürse onun adını söyler. Adı söylenen çocuk yanmış olur. Fırıldak dönünce her çocuk yerinde durur. Duran çocuk yanmaz. Fırıldak, yeniden saymak için arkasını döndüğünde yine yürüyüş başlar. Yanmadan gelip fırıldağa dokunan fırıldak olur. Oyun böylece sürer. Bu oyunda, "bir-iki-üç" diye sayı sayma işlemi yerine, "ön, dö, turva, arkada çorba" biçiminde de söylenebilir.

Eşini Bul Oyunu
Çocuklar, ikişer ikişer eşlendirilir. Herkes eşini tanıdıktan sonra, eşler bahçeye dağılırlar. Öğretmen ; -Ben işaret verdiğim zaman, kim eşini daha çabuk bulur ve karşıma sıra olursa, onlar oyunu kazanırlar, der. Öğretmenin işaretiyle istenilen yerde sıralanan çiftler, oyunda başarılı sayılırlar.

Ne Yapalım ?
Sayışmayla bir ebe seçilir. Çocuklar halka olup, el ele tutuşup dönerlerken aşağıdaki sözleri söylerler, ebe ortada durmaktadır. Ne yapalım, ne yapalım Siz söyleyin biz yapalım Haydi şöyle oynayalım… Ebe yapsın, biz yapalım… derler. Ebe bir hayvan öykünmesi yapar. ( kedi, köpek, tavşan vb.) Halkadaki çocuklar da durup, aynı öykünmeyi yaparlar. Oyun bitince, ebe halkaya katılır, kendi yerine bir ebe seçer. Oyun baştan yinelenir.

Külah Giyme Oyunu
Bir ebe seçilir. Öteki çocuklar kendilerine birer eş seçerler. Eşler elele tutuşurlar. Ebe orta yerde durur, başında bir külah vardır. Ebe bir çocuğa sorar: -Bu külahı kim giyer ? Bu soruyu sorulan çocuğun eşi yanıtlar: -Giyse, giyse Ayşe giyer, der. Bu kez Ayşe'nin eşi yanıt verir : Benim Ayşe'm giymez, Ahmet giyer, der. Bu kez de Ahmet'in eşi yanıtlar. Oyun böylece sürer. Çabuk yanıt vermeyen, yada şaşıran çocuk ve eşi oyundan çıkarlar. En sona kalan çift alkışlanır.

Gülme Oyunu
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce susmayan çocuk, oyun dışı kalır. Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, ebenin görevini öğretmen üstlenir.

BUGİ-BUGİ

Haydi gelin çocuklar bugi bugi yapalım
Eller şimdi havada bugi bugi yapalım
Sağ ayağım öndedir
Oda şimdi geride
Sol ayağım öndedir
Oda şimdi geride
Ayakları açalım
Elleri yere saçalım
Eller şimdi popoda
bugi bugi yapalım
Şarkının sözlerine uygun hareketler yapılır.

TEKERLEMELER...


HAYVANLARLA İLGİLİ TEKERLEMELER...

TEKİR
Bir iki tombul tekir
Camdan bakar
Başına takar
Hop hop, altın top


LEYLEK
Leylek leylek havada,
Yumurtası tavada,
Gel bizim hayata,
Hayat kapısı kitli,
Leyleğin başı bitli.

KUZU
Kuzu kuzu me
Bin tepeme
Haydi gidelim
Ayşe teyzeme.

KARGA
Karga karga "gak" dedi,
"Çık şu dala bak" dedi,
Karga seni tutarım,
Kanadını yolarım.

KEÇİLER
Ayşe Hanımın keçileri,
Hop hop hopluyor,
Arpa, saman istiyor,
Arpa, saman yok,
Kilimcide çok.
Kilimci kilim dokur,
İçinde bülbül okur.
İki kardeşim olsa,
Biri ay, biri yıldız,
Biri oğlan, biri kız,
Hop çikolata çikolata,
Akşam yedim salata,
Seni gidi kerata.

TAVUK
Pazara gidelim,
Bir tavuk alalım,
Pazara gidip,
Bir tavuk alıp ne yapalım?
Gıt gıdak diyelim.
Happur huppur,
Happur, huppur yiyelim.

KUZU
Kuzu kuzu mee
Bin tepeme
Haydi gidelim
Hacı dedeme
Hacı dedem hasta
Mendili bohça
Kendisi hoca

TAVŞAN

Kapıdan tavşan geçti mi?
Geçti
Tuttun mu?
Tuttum
Kestin mi?
Kestim
Tuzladım mı?
Tuzladım
Pişirdin mi?
Pişirdim
Bana ayırdın mı?
Ayırdım
Hangi dolaba koydun?
Çık çık dolaba koydum
Haydi, al getir
Getiremem
Neden getiremezsin?
Kara kediler yemiş.
Vay vay, miyav

ŞARKI SÖZLERİ...


HAYVANLAR İLE İLGİLİ ŞARKI SÖZLERİ...

Hayvanlar Ne İster?

Köpeğim hav hav hav hav der
Köpeğim benden et ister
Köpeğim hav hav hav hav der
Köpeğim benden ne ister?

Hadi gel, hadi gel,
Cici köpeğim
Hadi gel
Sana ben et vereyim

Kediciğim mır nav mır nav der
Kediciğim benden süt ister
Kediciğim mır nav mır nav der
Kediciğim benden ne ister?

Hadi gel, hadi gel,
Cici Kediciğim
Hadi gel
Sana ben süt vereyim

Eğşeğim a ii a ii der
Eşeğim benden ot ister
Eşeğim a ii a ii der
Eşeğim benden ne ister?

Hadi gel, hadi gel,
Cici Eşeğim
Hadi gel
Sana ben ot vereyim

Tavuğum gıt gıt gıt gıt der
Tavuğum benden yem ister
Tavuğum gıt gıt gıt gıt der
Tavuğum benden ne ister?

Hadi gel, hadi gel
Cici Tavuğum
Hadi gel
Sana ben yem vereyim

Söz: Yakup TURA

*************************************************************************************

MEVSİMLERLE İLGİLİ ŞARKI SÖZLERİ...

KIŞ GELİYOR

Sobalar yanıyor,
Bacalar tütüyor,
Kuşlar göçüyor
Kış geliyor.
Sararıp düşüyor yapraklar,
Kurumuş susamış topraklar,
Sıcak günleri bitiyorken
Göz kırpar bize yağmur, kar.

Sobalar yanıyor,
Bacalar tütüyor,
Kuşlar göçüyor
Kış geliyor.

Sefai ACAY

**************************************************************************************

TAŞITLARLA İLGİLİ ŞARKI SÖZLERİ...

TAŞITLAR

Düdük çalar ince ince
Yolcular binince
Gidiyor çufu çufu çuf

Uzaklarda gözü
Git güle güle gel güle güle
Çok bekletme bizi

Vapurlar suya dizilir
Denizde süzülürü
Gidiyor dumanına bak

Uzaklarda gözü
Git güle güle gel güle güle
Çok bekletme bizi

Otomobil fırlar birden
Kalkarken yerinden
Katıyor tozu dumana

Uzaklarda gözü
Git güle güle gel güle güle
Çok bekletme bizi

Yolcular rahat uçakta
Aldırma hiç korkma
Gidiyor göğe bakıyor

Uzaklarda gözü
Git güle güle gel güle güle
Çok bekletme bizi